Bernstein, Pazartesi günkü bir araştırma raporunda, onlarca yıllık menkul kıymet yasalarının doğrudan uygulanmasının, belirli tokenlerin menkul kıymet olarak sınıflandırılmasına yol açabileceğini söyledi.
Bununla birlikte, Gautam Chhugani liderliğindeki analistler, bitcoin (BTC) dışındaki tüm tokenlerin menkul kıymet olduğu görüşünün, “blockchain ağlarının zaman içinde merkezi olmayan bir yapıya kavuşmasına ve tokenlerin ağ içinde işlevsel faydaya sahip olmasına” yer bırakmadığını yazdı.
Bernstein geçen hafta yayınladığı bir raporda, kripto tokenlerin menkul kıymet mi yoksa emtia mı olduğu sorusunun, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun kripto borsaları Binance ve Coinbase’e (COIN) karşı açtığı davaların merkezinde yer aldığını söyledi.
Düzenleyici geçtiğimiz Pazartesi günü yaptığı açıklamada, federal menkul kıymetler yasalarını ihlal ettikleri iddiasıyla Binance’e, kurucusu Changpeng “CZ” Zhao’ya ve Binance.US’ın işletme şirketine dava açacağını söyledi. Bir gün sonra rakip borsa Coinbase’e benzer suçlamalarla dava açıldı.
Temel sorun, ülkelerin onlarca yıl önce çerçevelenen menkul kıymet yasalarını kullanıp kullanmayacağıdır; “Blockchain ağlarının asıl amacı, onlarca yıllık finans ve menkul kıymetler piyasası sistemlerini daha fazla şeffaflık, anlık ödeme süreleri, aracıların ortadan kaldırılması, otomasyon ve azaltılmış işlemlerle dönüştürmektir.” Raporda, maliyetlerin, küresel likiditenin ve birlikte çalışabilirliğin önemli olduğu belirtildi.
Bernstein, bunun dünyayı yetenek ve sermayeyi çekme fırsatı olarak gören yargı bölgelerine böldüğünü söylüyor.
Notta, Birleşik Krallık, Avrupa, Hong Kong, Singapur ve Orta Doğu’nun ilerici adımlarının avantaj elde etme ve kripto merkezleri oluşturma girişimleri olduğu, ABD’nin ise düzenleyici belirsizlikle uğraştığı belirtildi.
